
İş dünyasında hız neredeyse bir değer ölçüsü. Hızlı karar veren, hızlı harekete geçen, hızlı büyüyen… hep daha “başarılı” gibi gösteriliyor. Ne kadar hızlıysan, o kadar iş bitiriyorsun sanılıyor. Ne kadar erken karar alırsan, o kadar yönetebiliyorsun zannediliyor.
Peki bu kadar hızın içinde gerçekten fark ettin mi? Karar almakla, doğru karar almak aynı şey mi? Aksiyonla refleksin arasındaki çizgi hep bu kadar ince mi?
Sen de bazı kararları çok hızlı almış olabilirsin. Belki bir toplantıdaydın, ekip senden bir yön bekliyordu. Bir kriz anında herkes sana döndü. Ya da belki sadece sessizlik seni rahatsız etti ve o boşluğu doldurmak istedin. O anlarda bir şey söylemen, bir karar vermen gerektiğini düşündün.
Ve söyledin.
Ve karar verdin.
Ve belki... sonra pişman oldun.
Çünkü hızla alınan her karar, seni ilerletmez. Bazıları sadece seni içgüdüsel tepkilere mahkûm eder. Ve liderliğin özü bazen orada gizlidir: Hemen konuşmak mı, yoksa önce anlamak mı?
Yavaşlamak bir duraklama değil. Bir geri çekilme, bir yetersizlik değil. Tam tersine, liderlikte yavaşlamak; derinleşmenin, farkındalığın ve sağlam yönetişimin ilk adımıdır.
Çünkü liderlik sadece ne yaptığına değil, neden yaptığınaysa anlam kazanır. Ve bunu bulmanın yolu çoğu zaman hemen konuşmaktan değil, biraz sessizleşmekten geçer.
Bunu yapabilen lider, “hız” çağının ortasında bile kendi pusulasını bulur. O pusula, dış dünyanın baskısından değil, iç dünyanın dengesinden beslenir.
Belki şimdi şöyle bir geri çekilip şunlara bakmak iyi gelir:
Son üç büyük kararını nasıl aldın?
Hızla mı verdin, yoksa gerçekten düşündün mü?
Bu kararlar seni senin değerlerine mi götürdü, yoksa sadece krizleri susturdu mu?
Kararların ardında korku mu vardı, cesaret mi?
Gerçekten yönettiğin bir alan mıydı, yoksa yönetilmesi gereken bir duygun muydu?
Bu sorular, liderliğine gölge düşürmez. Aksine, onun derinliğini büyütür.
Çünkü güçlü liderlik, sadece bilgiye değil, farkındalığa da dayanır.
Ve farkındalık, hızla değil, bakabilmekle, bekleyebilmekle, sustuktan sonra konuşabilmekle gelir.
O yüzden bu haftanın sorusu şu:
Senin liderlik refleksin ne? Her soruya cevap vermek mi? Yoksa doğru soruları sorabilmek mi?
Bu bülteni okurken kendi iç sesini de duymaya çalış. Çünkü dışarıya ne söylediğin kadar, içeride ne düşündüğün de yön verir sana.
Ve belki de en doğru karar, hemen karar vermemektir.
Ne dersin, bu hafta biraz yavaşlayabilir misin?
Yeni Nesil Liderler WhatsApp Topluluğumuza katılın: Kurumsal liderlik, koçluk ve ekip yönetimi üzerine güncel bilgilere ulaşmak için 👉 TIKLAYIN